3 Haziran 2016 Cuma

İki Aşk Arasında - Terri Osburn (Anchor Island #1)


Kitap Adı: İki Aşk Arasında
Yazar: Terri Osburn
Orijinal Adı: Meant To Be
Çeviri: Burcu Gönül
Yayınevi: Nemesis Kitap
 Sayfa Sayısı: 358
Basım: Mayıs 2016
Seri: Anchor Island #1


Seri Sıralaması
#1 İki Aşk Arasında / Meant To Be (Beth&Joe)
#2 Up To The Challenge (Sid&Lucas)
#3 Home to Stay (Willow&Randy)
#4 More To Give (Callie & Sam)

Bazen, kendiniz için en iyi olan şeyi tüm hayatınız boyunca ararsınız...


Hikayemiz esas kızımız Beth'in nişanlısı Lucas'ın ailesiyle tanışmak için Anchor Adası'na doğru yola çıkmasıyla başlıyor. Ancak iki sorun var, birincisi işkolik Lucas'ın "yine" işi çıktığı için Beth bu yolculuğu tek başına yapmak zorunda, ikincisi ise Beth'in deniz yolculuğu fobisi var. 

Feribota bindiğinde fobisi yüzünden paniğe kapılan Beth, bir köpekle ve onun gamzeli, yakışıklı sahibi Joe'yla tanışır. Hiç tanımadığı adamdan yanında durmasını ve onunla kafasını dağıtmak için konuşmasını ister. Sorun şu ki o sıkıntılı anda bile adamdan etkilenmiştir.
Hikayenin de dediği gibi; iki aşktan biri gerçekten imkansızsa seçim yapma şansı var mıdır?

Bu arada bir gerçek var ki kitabın arka kapağında yok ancak orijinal halindeki arka kapakta var imiş ve kitabın 20. sayfasında açıklanıyor. Bunu spoiler kabul etsem mi etmesem mi bilemedim, ama orijinal kapak arkasında bulunan ve kitabın 20. sayfasında açıklanan durumu spoiler olarak kabul edecekseniz aşağıdaki renkli yazılmış paragrafı okumadan bir aşağı atlamanızı öneririm. 



----
Tanıştığı adam ise üvey kardeşinin nişanlısını karşılamak için gelen Joe'dur. Ve Lucas'ın nişanlısının sarışın, sığ, aptal birini olduğunu düşünmektedir. Beth, durumun farkına varsa da Joe'yu utandırmamak için Lucas'ın nişanlısı olduğunu söylemez. Yani ortada bir kardeş durumu var. Ancak Lucas'la Joe arasında hiçbir kan bağı olmadığını da söylemek gerekiyor. Joe'nun babası Lucas'ın annesiyle evlenmiş çocuklar henüz çok küçükken. Bu konulara saplantılı değilim, asla okuyamam diyemem ama yer yer hikayenin tadını kaçırabiliyor kurgularda.

----



Kitabın adından da anlaşılacağı gibi Beth nişanlısı Lucas ve adalı Joe arasında kalır. Ama Lucas Beth'le adada buluşacağını söylese de işleri yüzünden gelir gelmez geri döner. Beth adayı tek başına keşfedecektir. 

Beth çocukluğundan beri hiçbir zaman kendi kararını uygulayamamıştır, kendini büyüten büyükannesi ve büyükbabasının isteğiyle hukuk fakültesine gitmiş, hırslı Lucas'la ilişki kurduktan sonra hep onun isteklerine "evet" demiştir. Hatta Lucas'la nişanlanmayı onu mutlu etmek için kabul etmiştir. Lucas'la Beth'in ilişkileri Lucas'ın istekleri ve öncelikleri üzerine kurulmuştur. Beth'in yaşamını, büyüme şartlarını, sonrasını öğrendiğimizde başkalarını mutlu etmeye endeksli bir hayat sürdüğünü ve bunu neden yaptığını kısmen öğreniyoruz. Bu kısımda Beth'in böyle olmasına neden olan olaylar biraz yüzeysel geçilmişti, ben daha derinlemesine okumak isterdim. 

Kitaptaki iki aşk arasında kalma durumu dışında çok güzel bir ada yaşamı vardı. Adada Geçen Okunası Aşk Kitapları yazımda da adada geçen kitapları sevdiğimden bahsetmiştim. Anchor Adası da gerçekten okumaya değerdi. Özellikle okuduğum ada kitaplarından farklı olarak cep telefonunun çekmediği bir adayla karşı karşıyayız. Bu alışkın olmadığımız ayrıntıyı pek bir sevdim.

***
Su ve teknelerle çevrelenmiş küçük bir adada, müstakbel eşinin ailesiyle baş başaydı. Bir de çocukken kabuslarına giren öcü eklense her şey tam olacaktı.
"İşte buradasınız," dedi Joe arkalarından gelerek. 
Ve işte tüm elementler eksiksiz bir şekilde bir araya gelmişti.
***

Ek olarak adayı tehlikeye sokan bir durum vardı, o kısımdaki birlik beraberliği de ayrı bir sevdim, çabuk sonuca bağlansa da adaya ve adalılara dair detaylar güzel işlenmişti. 4 kitaplık bu serinin diğer kitaplarında yaşanacak aşkların kahramanlarıyla da (biri hariç) tanıştık. Özellikle 2. kitabı oldukça merak ediyorum. Çünkü bu kitabı da şenlendiren Sid karakterinin kitabı. 

Sid tam bir erkek fatma. Süslü hemcinslerinin aksine o bir tekne teknisyeni. Her daim at kuyruğu, kargo pantolonu ve yüzüne bulaşmış motor yağıyla geziyor. Ve oldukça bozuk bir ağzı var :) Kitabın ilk yarısında Sid'i sevip sevmediğimden pek emin değildim, ancak ikinci yarıda döktürerek kitaba inanılmaz bir tat kattı. İkinci kitapta onun erkek işi(!)hayatıyla kadın bedeni içinde olmak konusundaki çelişkilerini okumak istiyorum. 
Bu arada Beth'le Sid arasında kendimi gördüğüm bir konuşma geçti, gülerek okudum, onu da alıntı olarak veriyorum: 
"Ben sert bir kızım. Hayatımı motorlarla uğraşarak idame ettiriyorum, oltalarla ne yapılacağını biliyorum. Ama aynı zamanda yumuşak renkleri, hoş iç çamaşırlarını ve sıradan romans kitaplarını da severim." (...)
Beth gülümsedi. "Ben de tarihî, hatta ortaçağdan kalma şeyleri severim. Hiçbir şey geceleri bir kızı bir Highland savaşçısı kadar sıcak tutamaz.
Sid tekrar gülümsedi. "İskoç eteği iyidir, fakat ben s.ksi FBI ajanlarını tercih ederim."

Kitapta en çok sevdiğim şey ise Beth'in kendini bulması oldu. Yaşadığı şeyler ve bu değişim süreci yüzeysel geçilmiş olsa da başkaları için yaşamaktansa kendi için yaşamayı, başkalarını mutlu etmekten önce kendini mutlu etmeyi öğrenmesi kitaba dair en çok sevdiğim şeydi. Herkesin hayatına dair bu şeyleri sorguladığı bir zaman dilimi geliyor sanırım, tetikleyiciler ise başka başka. 

Kitap akıcı ve güzel bir şekilde ilerledi. Gittikçe gerilim arttı, olaylar yükseldi derken çok basit bir şekilde çözüldü düğümler. Ben kasırgalar kopmasını beklerken hafif bir rüzgarla kapandı sayfalar. 
Kitap boyunca belli bir şekilde bahsedilen ve lanse edilen bir karakterin başına taş düşmüş gibi bir değişim yaşaması büyük oranda inandırıcılıktan uzaktı. 

Yazarın akıcı bir dili var. Yetişkin sahneleri yok denecek kadar az, bu yüzden bu tarz kitaplarda yoğun yetişkin sahnelerden hoşlanmayanlar da İki Aşk Arasında'yı rahatça okuyabilir. Ayrıca yazar yer yer küfürlü ve argo kullanımdan kaçınmamış. Bazı yerlerde olaya yakışsa da bazı yerlerde acaba? dedim. 

Özgür olamayacaksan vahşi olmanın ne anlamı vardı ki?

Sonuç olarak, uzun zamandır doya doya kitap okuma fırsatım olmadığı ve bu kitabı doya doya okuyabildiğim için kitabı artı bir bakış açısıyla okudum. 
Onun dışında yukarıda bahsettiğim aksaklıklar dışında güzel bir ada hikayesiydi. Anchor Adası da kitaplarıyla konuk olmaya devam edeceğim adalardan biri olacak gibi görünüyor. 

Kapak konusunda da ufak bir ekleme yapmak istiyorum. Nemesis Kitap son kitaplarında kapak tasarımı tarzında değişiklik yapmaya başladı. Her ne kadar konuyla birebir uygun olmasa da ben Nemesis'in rengarenk, yazlık, mutlu çiftlerle dolu, enerjik, pozitif kapaklarını seviyordum. Yeni desenler, motifler üzerine olan üzerinde kişi fotoğrafları olmayan kapaklarından nefret etmesem de eski kapakları daha bir beğendiğimi eklemek isterim. 

PUANIM: 4/5

Sevgiler :*

Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder